Kayıp ve yas

Ölüm, kayıp ve yas süreci ile ilgili uzmanlarımızın bilimsel çalışmalar ışığında oluşturduğu makalemize buradan ulaşabilirsiniz: link
Ben size bu konuyu hem uzman gözüyle hem de bizzat ciddi kayıplar yaşamış biri olarak farklı şekilde anlatmaya çalışacağım.
Hiç bir kayıp sonrasında şunlara benzer duygu ve düşünceleriniz oldu mu?
-“Başın sağ olsun” sözünü duyunca öfke krizlerine giriyorum.
-Ölmüş olan yakınımla kafamın içinde kavga ediyorum, ona beni bırakıp gittiği için kızıyorum.
-Yaşayan yakınlarımdan bazılarına “neden onun yerine sen ölmedin” diye kızıyorum.
-Başkalarının yakınlarının hayatta olmasını kıskanıyorum.
-Annem/babam/kardeşim/sevgilim/eşim/evladım öldü ama ben hiçbir şey hissetmiyorum. Kaç zaman oldu hâlâ bir damla gözyaşı bile dökmedim.
-Ruhsuz gibiyim. Gözümün önünde birisi ölse bir şey hissetmem. Acaba ben insanlıktan mı çıktım?
Bunların hepsi insani tepkiler. İçinizden gelenler için kendinizi suçlamayın lütfen.
Yaşadığı kayıp sonrasında bazı kişilerin duyguları adeta bir buz kalıbı gibi donarken; bazı kişiler ise, yaşadıkları ruhsal acıyı, vücudundaki bütün kemiklerin aynı anda kırılması kadar büyük bir acı hissi olarak tanımlayabilir. Bazıları hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor gibi görünebilirken, bazıları ise hayatla ilişkilerini kesip kendi içlerine dönebilirler.
Dışarıdan bakarak yargılamalardan kaçınmak gerekir çünkü görülenler yanıltıcı olabilir.
Mesela; evladını kaybetmiş bir anneye, sadece sosyal medya üzerinden gördükleriyle: “bak hiçbir şey olmamış gibi makyaj yapmış, gezmeye çıkmış, yüzü de gülüyor, hiç mi üzülmemiş!” gibi yorumlar yapıldığını görüşmüşsünüzdür.
Peki o insanın içinde ne kadar büyük fırtınalar koptuğunu ve ruhunun onu koruyabilmek, hayatta kalmaya devam etmesini sağlamak için ona bunları yaptırdığını, hatta bazen bunun kendisinin bile farkında olmadığını biliyor muydunuz?
Sevdiklerini kaybetmiş birine ne söylerseniz acısını dindirebilirsiniz?
Hangi sözcükler o acıya ilaç olabilir?
Keşke öyle mucizevi sözcüklerimiz, sihirli değneklerimiz olsaydı. Maalesef yok.
Ancak bazı sözlerin bir faydasının olmayacağını, hatta bazen bu sözlerin olumsuz etkisi olabileceğini söyleyebilirim:
-Seni anlıyorum (hayır, direkt o kişi olmadığınız sürece onu yüzde yüz anlayamazsınız)
-Üzülme (“üzülme” dendiğinde üzüntünün ve öfkenin artması söz konusu olabilir)
-Her işte bir hayır vardır(böyle bir acıdan geçerken bunun iyi bir şeye yol açacağını beklemek?)
-Seninle kalanlar için şükret(elbette hayatımızda varolanlara şükrederiz, bunun kaybımızla ne ilgisi var? Kaybından dolayı acı çeken birine yanında kalanlar için de kaybetme korkusu aşılamak istemeyiz değil mi?)
-Başkaları şunları şunları kaybetti, senin en azından şuyun var( korkunç bir örnek, başkalarının acılarından kendimize şükür sebebi mi çıkaralım?)
-Zaman her şeyin ilacı, acın zamanla dinecek( bu kısmen doğru olabilir, ancak o anda acı çeken kişinin bunu anlaması ve kabul etmesi pek mümkün olmaz, büyük ihtimalle çektiği acının asla dinmeyeceğini hissediyordur, bunun zamanla azalacağını kendisi yaşayarak öğrenecektir)
Kaybıyla mücadele eden birine yapabileceğiniz en iyi destek bazen hiç bir şey demeden sadece yanında oturmak, eğer o bir şeyler anlatmak isterse onu sessizce dinlemek olabilir.
Yas süreci çeşitli aşamalardan oluşur. Bu doğru. Ancak herkesin bunları kitabi bir şekilde yaşamasını beklemek doğru olmaz. Kaybından sonra tüm aşamaları sağlıklı bir şekilde geçip hızlıca kabullenmiş kişilerle de karşılaşabilirsiniz, beş sene sonra hâlâ inkar aşamasında bulunan kişilerle de, 30 sene sonra hâlâ yasın ilk aşamasını bile yaşayamamış kişilerle de. Hayattaki hiçbir şey kitaplardaki teorik bilgilere göre ezbere yaşanmıyor. Robot olsaydık belki öyle olabilirdi. Ama insanız, ve her birimiz parmak izlerimiz gibi farklı ve biriciğiz. Dolayısıyla her birimizin kaybımızı hissetme ve yaşama biçimimiz farklıdır. Bu nedenle, “ne hissetmem gerekiyor, diğer insanlar neler hisseder/neler düşünür” diye düşünmek, kalıplara sığmaya çalışmak yerine kendi içimizde ne yaşıyorsak ne hissediyorsak ona izin vermemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Son olarak, sizlerle kişisel tecrübelerim üzerinden bir şeyler paylaşmak istiyorum. Bence sevdiklerimizin fiziksel olarak artık yanımızda olmaması onları tam olarak kaybetmek anlamına gelmiyor. Aslında onları bizden hiç kimse alamaz. Zihnimizde, kalbimizde, anılarımızda, rüyalarımızda hep bizimle olmaya devam ediyorlar. Ben özellikle rüyalarımda düzenli olarak onlarla görüşmeye devam ettiğimi hissediyorum. Benim gibi sevdiklerini kaybetmiş olanlarınızın da benzer şeyler hissetmesini diliyorum.