Kategori: <span>Kişilik Bozukluğu</span>

Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğu Belirtileri

Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Narsist Ne Demek?

Narsist, kendisine aşırı hayranlık duyan, empati yoksunu, kendisini diğer insanlardan üstün gören, başkalarından sürekli takdir ve ilgi bekleyen, eleştiriye tahammül edemeyen kişiler için kullanılan psikolojik bir terimdir.

Narsist kişiler, kendilerine adeta aşıktır. En zengin, en güçlü, en yakışıklı, en çok sevilen kişi olmanın hayalini kurarlar. Her şeyin en iyisini hak ettiklerine inanırlar. Narsistler diğer kişilerin, onları desteklemek, alkışlamak, takdir etmek ve mutlu etmek için var olduğuna inanırlar. Narsistin ihtişamlı görüntüsünün altında, herkesten gizlemeye çalıştığı yetersizlik duyguları yatar. Bu nedenle narsistler başkalarının onayına bağımlıdırlar.

Narsist kişiler, genellikle kendilerini özel, üstün ve ayrıcalıklı görme eğilimindedir. Başkalarının ihtiyaçlarını ve duygularını göz ardı ederek, kendi çıkarlarını her şeyin önüne koyabilirler. Çoğu zaman manipülatif olabilir ve ilişkilerinde bencil, kontrolcü ve istismarcı davranışlar sergileyebilirler.

Psikolojide narsizm bir kişilik özelliği olarak görülürken, aşırı ve zarar verici seviyedeki narsistik özellikler Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) olarak tanımlanır.

Narsist Kişilik Bozukluğu
Narsist Kişilik Bozukluğu

Narsist kişilik bozukluğu, narsistik kişilik özellikleri ve narsisizm kavramları birçok kişi tarafından merak ediliyor. Narsistlik nedir, narsist kişilik bozukluğu belirtileri neler? soruları çok sık soruluyor.

Narsisizm, genellikle kişinin kendine aşırı bir hayranlık duyması, başkalarının ihtiyaçlarını göz ardı etmesi ve kendini sürekli olarak üstün görme eğilimiyle tanımlanan bir kişilik özelliğidir. Bu durum bazen sağlıklı bir özgüvenin ötesine geçer ve kişinin empati eksikliği, kibir ve başkalarıyla kurduğu ilişkilerde sorunlar yaşamasına neden olur. Narsisizm, klinik olarak daha ciddi bir boyuta ulaştığında, kişinin özel yaşamında ve iş yaşamında uyum bozucu durumlara yol açtığında Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) olarak adlandırılır.

Narsist kişilik bozukuluğunu detaylı açıklamadan önce, psikolojik bir bozukluk tanısı koyulacak düzeyde olmayan narsist kişilik özelliklerini inceleyelim.

Narsist Kişilik Özellikleri Nelerdir?

1. Kendini Aşırı Önemseme ve Üstün Görme: Narsist kişiler, kendilerini olağanüstü görürler ve diğer insanlardan daha özel olduklarına inanırlar. Bu yüzden özel muamele beklerler ve sıradan kuralların kendileri için geçerli olmadığını düşünürler.

2. Beğenilme ve Onaylanma İhtiyacı: Narsist bireyler, sürekli olarak başkalarından övgü bekler ve bu övgüleri almak için çaba sarf ederler. Onaylanmamak ya da takdir edilmemek, onlar için büyük bir hayal kırıklığına neden olabilir.

3. Empati Eksikliği: Bu kişiler, başkalarının duygularını anlama ve onları önemseme konusunda zayıftırlar. Başkalarının ihtiyaçları, arzuları ve hisleri onlar için genellikle geri planda kalır.

4. Sınırsız Güç ve Başarı Hayalleri: Narsist bireyler, sınırsız başarı, güç, güzellik veya ideal bir aşk gibi gerçekdışı isteklere sahiptirler. Bu fanteziler, onların gerçek dünyadaki eksikliklerini örtmek ve kendilerini daha iyi hissetmek için geliştirdikleri bir mekanizmadır.

5. Özel ve Eşsiz Olduğunu Düşünme: Kendilerini eşsiz bulurlar ve sadece “özel” kişilerin onları anlayabileceğine inanan narsistler, sıradan insanlarla bağ kurmakta zorlanırlar. Sadece kendilerine uygun gördükleri kişilerle ilişkiler kurmayı tercih ederler.

6. Kıskançlık ve Kıskanılma İnancı: Narsisist kişiler genellikle başkalarını kıskanır ve başkalarının da onları kıskandığına inanırlar. Diğer insanların sahip olduklarına ya da başarılarına karşı bir kıskançlık hissederler.

7. Kibirli ve Küçümseyici Davranışlar: Bu kişiler, başkalarını küçümseyen, alaycı veya kibirli bir tutum sergileyebilirler. Başkalarını değersizleştirerek, kendilerini daha önemli ve üstün hissetmeye çalışırlar.

8. Manipülatif Davranışlar: Narsistler, başkalarını kendi çıkarları için manipüle edebilirler. Bu, onları kontrol etmek, kendilerine hizmet etmelerini sağlamak ya da kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılabilir.

9. Sınır Tanımama: Narsist bireyler, ilişkilerde ve sosyal çevrede başkalarının sınırlarına saygı göstermezler. Bu, diğer insanların duygusal ya da fiziksel sınırlarını ihlal etme şeklinde kendini gösterebilir.

Narsisistik davranışlar bazen belli durumlarda ya da dönemlerde ortaya çıkabilir ve her narsist özelliğe sahip kişi mutlaka Narsisistik Kişilik Bozukluğu’na sahip değildir. Ancak bu özellikler sürekli ve yaygınsa, kişinin sosyal ilişkilerinde, iş hayatında veya genel yaşam kalitesinde ciddi zorluklara neden oluyorsa, narsist kişilik bozukluğundan bahsedilebilir. Bu tür durumlarda, kişinin profesyonel bir destek alması önemlidir.

Narsist Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

  • Kişinin kendi önemini abartılı derecede yüksek görmesi
  • Kişinin kendi başarısı, zekâsı, güzelliği ile sürekli meşgul olması
  • Özel olduğu ve sadece yüksek konumdaki insanlarla anlaşabileceği inancı
  • Aşırı derecede hayran olunma ihtiyacı
  • Hak sahibi olduğuna inanma (özellikle taleplerinin hepsinin gerçekleştirileceğine ilişkin anlamsız beklentilere sahip olma)
  • Başkalarından faydalanma eğilimi
  • Empati yoksunluğu
  • Başkalarını kıskanma
  • Başkalarına saygısız davranma, kibirli ve küstah tutumlar sergileme
  • Sıklıkla yalan söyleme
  • Manipülatif davranış örüntüsü
  • Sürekli haklı çıkacağı ortamları yaratıp onaylanmak isteme
  • Kendisini özel ve eşsiz gördüğü için sadece üstün kişilerin kendisiyle ilişki kurması gerektiğini düşünme
  • Başkalarının kendisini kıskandığını düşünme

Narsisizm Nedenleri Nelerdir?

Narsistik kişilik bozukluğunun oluşumunda genetik, biyolojik ve çevresel faktörler etkileşim halinde rol oynamaktadır. Genetik faktörler diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi narsistik kişilik bozukluğunda da etkili olmaktadır. Narsistik kişilik bozukluğu üzerinde yapılan ikiz çalışmalarında kalıtımsal geçişin yüzde 25 ila 79 arasında değişebildiği sonucuna varılmıştır

Narsist kişilik bozukluğunun biyolojik faktörler ile ilişkisini araştıran çok fazla çalışma olmamasına rağmen mevcut çalışmalarda empati eksikliğinin nedeninin sinirsel bağlantılara bağlı olabileceği bulunmuştur.

Narsist kişilik bozukluğunun oluşmasında; soğuk, ilgisiz, reddedici ebeveynlik stillerinin etkili olabileceği ve narsisizmin yeniden terk edilme veya reddedilmeye karşı benliği koruyucu bir savunma olarak gelişmiş olabileceği düşünülmektedir. Öte yandan çocuğa aşırı hayranlık duyan, şımartan ebeveynlik stillerinin etkisiyle de narsisizmin ortaya çıkabileceği öne sürülmüştür. Yapılan çalışmalarda çocuklukta istismar ya da ihmalin de bu duruma yol açtığı gösterilmiştir.

Gizli Narsist

Gizli narsisizm, diğer adıyla “örtük narsisizm,” dışa dönük ve kibirli narsisizmin aksine, daha içe dönük ve gizli bir şekilde kendini gösteren narsistik bir kişilik özelliğidir. Gizli narsistler, kendilerini daha kırılgan, hassas ve alçakgönüllü olarak gösterebilirler. Ancak, iç dünyalarında hala derin bir kendine önem verme, özel olma arayışı ve başkaları üzerinde üstünlük kurma isteği taşırlar. Gizli narsisizm, klasik narsisizmden farklı olarak daha zor fark edilir, çünkü bu kişiler kibirlerini ve kendine hayranlıklarını doğrudan dışa vurmak yerine, incinmişlik ve kurban olma duygusuyla gizlerler.

Gizli narsistlerin özellikleri şunlardır:

1. Kırılgan Öz Saygı: Gizli narsistler, dışarıdan alçakgönüllü veya utangaç görünebilirler, ancak öz saygıları derinden kırılgandır ve sürekli onaylanma ihtiyacı duyarlar. Başkalarının onları yeterince takdir etmediği veya anlamadığı düşüncesiyle kolayca kırılabilirler.

2. Kurban Olma ve Kendine Acıma Eğilimi: Gizli narsistler, kendilerini sık sık kurban rolünde görürler. Başkalarının onları anlamadığına ya da yeterince değer vermediğine inanarak kendilerine acırlar. Bu, onların ilgiyi dolaylı yoldan toplamasına ve başkalarının empatisini kazanmalarına yardımcı olur.

3. Pasif Agresif Davranışlar: Duygularını doğrudan ifade etmek yerine, gizli narsistler pasif agresif davranışlar sergileyebilirler. Örneğin, duygusal tepkilerini bastırarak ya da dolaylı yoldan şikayet ederek, çevresindekilere rahatsızlık yaratabilirler.

4. Dışarıdan Onaylanma İhtiyacı: Tıpkı tipik narsisistlerde olduğu gibi, gizli narsistler de sürekli dışarıdan onaylanma ve takdir edilme ihtiyacı içindedirler. Ancak bu ihtiyaçlarını daha gizli ve dolaylı yollarla ifade ederler. Başkalarının kendilerini fark etmediği ya da önemsemediği düşüncesi, bu kişilerde derin bir hayal kırıklığı yaratabilir.

5. Üstünlük ve Özel Olma Arayışı: Gizli narsistler, kendilerini diğer insanlardan daha farklı ve özel görürler, ancak bunu açıkça ifade etmek yerine, kendi iç dünyalarında bu üstünlük hissini yaşarlar. Kendi fikirlerinin ya da duygularının diğerlerinden daha derin ve anlamlı olduğuna inanırlar ve çevrelerinde bu algının kabul edilmesini isterler.

6. Kıskançlık ve İçe Dönük Öfke: Gizli narsistler, başkalarının başarılarını ve mutluluğunu kıskanabilirler, ancak bu duyguları açıkça ifade etmek yerine içe atarlar. Bu kıskançlık ve öfke, onları sürekli olarak başkalarını küçümsemeye ya da başkalarının hatalarını bulmaya iter.

7. Kendi Değerini Başkalarının Gözünde Ölçme: Gizli narsisizmde, kişi kendi değerini büyük ölçüde başkalarının onu nasıl algıladığıyla ölçer. Eleştirildiğinde ya da görmezden gelindiğinde, yoğun bir değersizlik ve aşağılık kompleksi hissedebilir. Bu da depresif duygulara ve sosyal geri çekilmeye yol açabilir.

Gizli Narsistlerin İlişkileri

Gizli narsistler, ilişkilerinde genellikle daha pasif bir rol oynarlar. Kendilerini sıklıkla dışlanmış ve değersiz hissederler. Hiçkimsenin onları anlamadığı düşüncesiyle, karşısındaki kişiye kendilerini suçlu hissettirebilirler. Partnerleri üzerinde dolaylı bir kontrol kurarak, onları kendi ihtiyaçlarına hizmet etmeye zorlayabilirler.

Gizli narsisizm, doğrudan gösterilen kibir ve üstünlük taslamanın aksine, daha çok içsel bir yaralanma ve tatminsizlik hissiyle örtülüdür. Bu tür narsisistler, sürekli olarak onaylanma ihtiyacı içinde ve başkalarının ilgisine aç olsalar da, dışarıdan daha kırılgan ve hassas bir kişilik olarak görünebilirler. Ancak bu maskenin ardında, derin bir kendini önemseme ve diğerlerinden üstün olma isteği yatar. Bu durum, gizli narsistlerle ilişkilerde karmaşık ve yanıltıcı bir dinamik yaratır, çünkü dışarıdan incinmiş ve hassas biri gibi görünseler de, derinlerde hala güçlü bir ben merkezcilik ve manipülasyon eğilimi taşırlar.

Patolojik Narsisizm Nedir?

Patolojik narsist ne demek sorusunun cevabı: Patolojik narsistler narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişilerdir. Narsist kişilik bozukluğu ise özellikle abartılı bir kendini beğenmişlik duygusu, kendisine sürekli hayranlık duyulması ihtiyacı, empati eksikliği, kendi başarılarından aşırı gurur duyma, kibirli veya tepeden bakan tutumlarla karakterize bir kişilik bozukluğudur. Patolojik olarak nitelendirilmesi sağlıklı narsisizmden ayrılmasıyla ilgilidir. Patolojik narsisizmde aşırılıklar bulunur. İnsanlar genellikle narsistik kişilik bozukluğu olan insanları ukala, manipülatif, bencil, patronluk taslayan ve talepkâr olarak tanımlar. Bu düşünce ve davranış biçimleri, narsistin yaşamının her alanında; işten arkadaşlıklara, aileden aşk ilişkilerine kadar ortaya çıkar.

Narsist Kişilik Bozukluğu Olanlara Nasıl Davranılmalı?

Narsist bir karakterle yolunuz keşiştiyse hayatınızın en zorlu iletişimini kurmaya hazır olmalısınız. Büyüklük duyguları içinde, empatiden yoksun, başkalarını anlayamayan, kendisine yönelik değerlendirmeler ve eleştiriler konusunda aşırı hassas narsist karakter iletişim becerilerinizi de sabrınızı da zorlayabilir. Günümüzde herkesin hayatında eş, arkadaş, aile bireyleri, iş arkadaşı ya da birden fazla narsist bulunabilir. Narsist birey ne kadar yakınızdaysa zorlanmalar o kadar fazla olabiliyor.

Narsistik kişilik bozukluğu olan bireylere nasıl davranılmalı?

  • Olabildiğince tartışmalardan kaçının. Çünkü tartışmaya girdiğiniz konuda haklı olsanız dahi tartışma sonunda haklı çıkmayacaksınız.
  • Narsist bireyi suçlamaktan imtina edin. Çünkü her daim kendisinin haklı ve düşüncelerinin tek doğru olduğunu kabul eden bir insanı suçlamak doğal olarak onun en son isteyeceği durumdur. O an size tepki vermese bile içine atar ve kinlenir. Sonrasında sizin beklemediğiniz bir anda geri dönüşü olur.
  • Narsist bireyi yetersiz hissettirmeyin. Çünkü narsisizmin temelinde değersizlik hissi yattığından narsist bunu dengelemek için dışarıya çok değerli bir insan olduğu imajını çizse de, içinde değersizlik duygusu vardır ve bunu tetiklerseniz geri dönülmez bir tartışmaya girebilirsiniz.
  • Dışarıda iyi görünmek ve itibar narsistler için çok önemlidir. Bazen duygu ve düşüncelerinizi direkt söyleyerek değil, “Böyle yaparsan insanlar ne düşünür? gibi sorulardan yola çıkarak cevapları kendisinin bulup karar vermesini sağlayın.
  • Durumu kabul edin ve kendinize karşı dürüst olun. Onu değiştiremezsiniz, hatta o istese de değişmesi zordur. Duygularınızı, yaşadığınız acıyı açık ve dürüst şekilde anlattığınız halde sizi duymuyorsa muhtemelen psikolojik destek almadığı sürece duymayacaktır. Yine de yanında kalmaya devam ediyorsanız her seferinde düzeleceği umuduyla, sonrasında tekrar tekrar hayal kırıklığına uğramayın.

Narsist Kişilik Bozukluğu Tedavi Edilebilir mi?

Narsisizmle ilgili en sık merak edilen konuların başında narsisizm tedavi edilebilir mi? Narsist nasıl tedavi edilir? soruları gelir. Bu soruların yanıtını da genellikle narsistler değil, narsistle yaşamaya çalışan kişiler sorar. Narsistik kişilik bozukluğuna sahip bireylerin nadiren kendi istekleri ile tedavi arayışına girdikleri görülmektedir. Narsist bireylerin yaşadığı en büyük zorluk yaşadıkları ve yaşattıkları şey ile ilgili farkındalığa sahip olmamalarıdır. Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler psikolojik yardıma ihtiyaç duyduklarını hissettiklerinde en kısa sürede psikolojik destek almalıdır. Narsist kişiler ve narsistlerle ilişki sorunları yaşayan kişiler için yardımcı olabilecek uzmanlarımız İzmir psikolog sayfasından incelenebilir. Bilişsel davranışçı terapi en sık tercih edilen yöntem olmakla birlikte tedavide gerçeğe uygun olmayan düşünceleri değiştirmek ve daha gerçekçi bir benlik imajı yaratmak önemli hedeflerdir.. Psikodinamik psikoterapi, narsistik kişilik bozukluğu tedavisinde etkili bir şekilde kullanılabilir, ancak süreç zor ve uzun olabilir. Narsistik kişilik bozukluğunun tedavisi kişinin sosyal hayatı, aile hayatı, ikili ilişkileri ve iş hayatının olumsuz etkilenmemesi açısından son derece önemlidir.

Narsistik kişilik bozukluğuna sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, çevrenizdeki narsist bireyler psikolojik destek arayışındaysa veya narsistik bir ilişki içindeyseniz Psikolog görüşmeleri için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Psikolog Dr. Hatice Topçu Ersoy

BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Borderline Kişilik Bozukluğu

Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir?

Ruhsal bozuklukların bir türüdür. Genellikle ergenlik veya yetişkinlik döneminin erken safhalarında gelişir. Duygu durumundaki değişkenlik, dürtüsel davranışlar ve kişinin kendisine duyduğu saygı (öz saygı) en önemli belirtileridir. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsüne göre, Amerikada yaşayan yetişkin bireylerin yaklaşık olarak %1.6’sına Borderline Kişilik Bozukluğu teşhisi konulmuştur.

BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nin Ortaya Çıkmasına Neden olan Etmenler

Günümüzde halen daha, araştırmacılar BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun kesin nedenleri üzerinde araştırmalar yapmaktadırlar. Genler, çevresel faktörler ve serotonin anormallikleri gibi çeşitli faktörler’in BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir.

  • Genler: BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU genler ile alakalı bir durumdan kaynaklı olabilir. Amerika’da kişilik bozuklukları üzerine yayın yapan bir derginin ikiz çoçuklar üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, genetik etkinin bu bozukluk üzerindeki etkisinin hiçte azımsanmayacak derecede olduğu belirlenmiştir.
  • Çevresel Faktörler: Stabil olmayan, çocuğun kötü muameleye maruz kaldığ ve ilgi eksikliğinin yaşandığı çevrelerde BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun gelişme riskinin arttığı görülmektedir.
  • Serotonin Anormallikleri: Serotonin, insanların ruh halinin düzenlenmesine yardım eden bir hormondur. Serotonin üretimindeki anormallikler, kişinin BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’na olan yatkınlığını arttırabilir.

BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nin Görülme İhtimalinin Daha Fazla Olduğu Durumlar

Aşağıdaki durumların sağlanması durumunda kişide BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU riski olabileceği düşünülmektedir;

  • BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU teşhisi konulmuş bir aile bireyine sahip olmak
  • Duygusal olarak istismar edilmiş çocuklarda
  • Duygusal olarak stabillikten uzak olmak veya duygusal olarak kırılgan olman çocuklarda
  • Dürtüsel davranan aile bireylerine sahip çocuklarda

görülme ihtimali daha yüksektir.

BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun Tanısı ve Semptomları

APA ve DSM’deki değerlendirmeler baz alındığında aşağıdaki maddeler BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun bütün belirtileri ve semptomlarıdır.

  • Kişinin gerçek veya hayali olarak sosyal çekilme yaşaması.
  • Stabil olmayan benlik algısı.
  • Kişinin ilişkilerinde stabil olmayan davranışlar göstermesi.
  • Kişinin kendi yaşamının en az iki alanında dürtüsel davranması.Buradaki davranışlar kişiye zarar veren aktivitelerdir. Örneğin, çok fazla para harcamak veya madde bağımlılığı.
  • Kişinin daha öncesinde kendini sakatlayıcı veya intihar denemeleri olması.
  • Çok sık ruh hali değişimlerinin görülmesi. Bu değişimler genellikler birkaç saat surer ama birkaç gün veya daha fazlada sürebilir.
  • Ciddi seviyede ve uzun surely boşluk hissi.
  • Kişinin öfkesini kontrol etmede zorluk yaşaması veya sebep olmadan çok ciddi derecee öfkelenmek. Kişi, sürekli olarak çok sinirli bir tavır takınabilir, öfkesini sıklıkla gösterebilir veya sıklıkla fiziksel şiddete başvurabilir.
  • Stres ile ilişkili paranoya nöbetlerinin yaşanması.

Bir kişiye BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU teşhisi konulabilmesi için, yukarıda ifade edilen DSM’in değerlendirme ölçütlerinden en az 5 tanesinin hastada görülmesi gerekmektedir.

BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun Tedavi Yöntemleri

Genel anlamda BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun tedavisinde kullanılan 4 tane method vardır. Bu methodlardan sadece birinin veya birkaçının aynı anda kullanılması mümkün olabilir.

  • Psikoterapi: Psikoterapi BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun tedavisinde kullanılan en temel tedavidir. 3 tipi vardır. Bunlar; kavramsal davranış terapisi (cpt), kavramsal davranış terapisi (dbt) ve şema odaklı terapi. CBT, hastanın kendisi veya bir başkası ile alakalı sağlıklı olmayan inançları, davranışları veya doğru olmayan algılarını algılamayı ve değiştirmeyi amaçlayan methoddur. CBT, kişi kendisini kızgın, güvensiz, endişeli veya intihara meyilli hissettiğinde nasıl davranması gerektiğini öğretir. DBT, kişiye inançları ve davranışları nasıl tanıyacağını, nasıl onların farkında olacağını ve onları nasıl kabul edeceğini öğretir. Şema odaklı terapi, kişiye kendisini ve dünyayı pozitif yönleriyle görmesi konusunda yardımcı olur.
  • Meditasyon: Meditasyona direk olarak bir tedavidir demek yanlış bir ifadedir ama hastalığın semptomlarını rahatlatmak için kullanılmaktadır. Psikoterapiye ek olarak uygulanması tavsiye edilebilmektedir. Örneğin;
  1. Depresyonu tedavi etmesi için antidepresan kullanımı.
  2. Agresif semptomları iyileştirmek için antipsikotiklerin kullanımı.
  3. Endişeyi ve kaygıyı tedavi etmek için sakinleştiricilerin kullanımı.
  • Hastanede Bakım: Eğer hastanın semptomları ciddi seviyelerdeyse, kişiye hastanede tedavi alması önerilebilmektedir. Genellikle hastanede tedavinin önerildiği durumlar ise intihar ile alakalı davranışların, intihar düşüncelerinin veya kişinin kendine veya bir başkasına zarar vermek ile alakalı durumlardır.
  • Alternatif Terapi: Omega-3 yağ asitleri, BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU olan hastalarda depresyon ve saldırganlık semptomlarının rahatlatılmasında kullanılabilmektedir. Ama kesin bir faydadan bahsedebilmemiz için bu konu hakkında daha fazla araştırmaların yapılması gerekmektedir.

BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU’nun Muhtemel Komplikasyonları

  • BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU, kişinin diğer bozukluklara karşı olan riskini arttırabilmektedir. Depresyon, kaygı, yeme bozukluğu, bipolar bozukluk ve madde bağımlılığı buna örnek olarak verilebilir.
  • Ayrıca kişinin göstermiş olduğu BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU semptomları hastada şu konularda da artan risk olarak ortaya çıkabilmektedir. (iş ile alakalı problemler, ilişki problemleri, suistimal temelli bir ilişkide suistimal eden veya edilen taraf olarak bulunmak, kendini yaralama, intihar, şiddet ile alakalı suçların kurbanı olma, cinsel yoldan bulaşan hastalıklar ve fiziksel kavgalarda bulunma) konularında artan bir riskten söz edilebilir.
Narsist Kişilik

Narsistik Kişilik Bozukluğu Belirtileri

Narsistik kişilik bozukluğun çok önemli üç tane belirtisi vardır. Bunlar; diğer insanlara karşı empati yeteneğinin eksikliği, takdir edilme ihtiyacı ve kendini çok üstün görme olarak sıralanabilir. Narsist kişiler genellikle kibirli, ben merkezli, manipüle etmekten hoşlanan ve talapkâr olarak tanımlanırlar. Ayrıca bu kişilerin görkemli ve şatafatlı fantezileri olabilir ve bu yüzden de özel bir yaklaşımı hakettiklerini düşünebilirler. Narsisistlik belirtileri genellikle yetişkinliğin başlarında görülmektedir ve narsisist teşhisinin konulabilmesi için kişinin birden fazla ortamda (örneğin; iş hayatı, romantik ilişki) narsisistlik belirtilerini göstermesi zorunludur. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilerin iletişim içinde olduğu insanların çoğuda benzer semptomlar gösteren veya en azından kendilerinin benzersiz olduklarını ve bazı konularda doğuştan yetenekli olduklarını düşünen kişilerdir. Bu durumdan ötürüde bunların iletişimde olduğu kişilerinde öz güveni oldukça yüksekdir. Bu kişiler, etraflarındaki insanların onlara karşı aşırı derecede ilgi duymasını isterler. Aynı zamanda da herhangi bir konu hakkında eleştirilmekten hoşlanmazlar.

Son dönemde sıkça sorulan narsist kimdir? narsist ne demek? sorularının cevapları için ilgili makalelerimize bakabilirsiniz.

Narsistik Kişilik Bozukluğu Belirtileri

Bir kişiye narsistik kişilik bozukluğu teşhisi konulabilmesi için, DSM-5’e göre belirlenen aşağıdaki maddelerden en az 5 tanesini yetişkinlik döneminin erken safhalarından beri gösteriyor olması gereklidir.

  • Kendini aşırı derecede önemsemek
  • Sınırsız başarı, güç, güzellik ve ideal aşk ile alakalı kurulan fanteziler ile kişinin kafasının sürekli meşgul olması
  • Hayranlık olgusuna karşı duyulan aşırı ihtiyaç
  • Kendilerinin sadece özel insanlarla iletişim kurabileceklerine olan inanç
  • Özel muameyi hak ettiğine dair olan inanç
  • Diğer insanları kötüye kullanmak ve onlardan çıkar sağlamak
  • Empati yeteneğinin eksikliği
  • Diğerlerinin onu kıskandığına olan inanç
  • Kibirli ve karşısındaki kişileri aşağılayıcı davranışlar sergilemek

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler sıklıkla eleştirilere maruz kalmaktadır. Onlar da bu eleştirilere genellikle öfkeli bir şekilde karşılık verirler. Ama bu durumun sonucu olarak kişinin kendisini sosyal olarak soyutlaması da sıklıkla görülmektedir.

Bu kişilerin kendi fikirlerini aşırı önemseyip herşeyin ötesine koyarken, iletişimde oldukları diğer bireylerin fikirlerini küçümsemeleri ve kaale almamaları içinde bulunulan ilişkilere ciddi anlamda zarar vermektedir. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler çalıştıkları anlanda çok başarılı bireyler olsalar bile, sahip oldukları bu bozukluğun performansları üzerinde negative etkisi vardır.

Araştırmacılar, narsisistik kişilik bozukluğu ile madde bağımlılığı, ruh hali ve kaygısal bozukluklar arasında bir ilişki olduğunu belirtmektedirler. Bu durum, söz konusu kişilerin dürtüselliği ve daha fazla oranda utanma hissinin deneyimlenmesi üzerinde bir etkisi olabilir.

Ergenlik dönemindeki bireylerin narsisitik kişilik özellikleri göstermesi, yetişkinlikte narsisistik kişilik bozukluğu yaşayacaklar demek değildir.

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedenleri

Bu bozukluğun nedenleri henüz tam olarak belirlenebilmiş değildir. Bu durumun ortaya çıkmasında genetik ve biyolojik faktörlerin etkisi olduğu gibi çevresel etkenlerin ve hayatın erken döneminde yaşanılanların çok önemli etkisi vardır.

Narsistik Kişilik Bozukluğu Tedavisi

Narsisistik kişilik bozukluğunun tedavisi oldukça zorlayıcı olabilmektedir. Bunun sebebi ise bu kişilerin aşırı derecede kendi yaptıklarını savunması ve kendilerini mükemmel görmelerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü; içinde bulundukları durum kendi problemlerini ve kırılgan noktalarını kabullenmelerini ve başka birisine anlatmalarını oldukça zorlaştırır.Psikoterapi bu kişilerin diğer insanlarla daha sağlıklı ve daha anlayışlı yollar ile iletişim kurmasına yardımcı olabilmektedir.

Psikolog Dr. Hatice Topçu Ersoy

Evlilik Kişilik

Evlilik ve Kişilik

Evlilik yaşamında, kişilik çatışmaları ciddi sorunlara yol açabilir, eşlerin birbirleriyle uyumsuz kişilik özelliklerine sahip olmaları problemlerin yaşanmasına neden olabilir, bu nedenle evlenmeden önce eşlerin birbirlerini iyi tanımaları çok önemlidir. Evlilik öncesi ilişkide kişiler kendilerinden çok farklı kişilik özelliklerine sahip kişileri çekici bulabilirler ve uygun aday olarak görebilirler. Ancak evlilik birçok alanın paylaşıldığı, karmaşık bir ilişki olduğu için eşlerin kişilik özelliklerinin uyumlu olması çok büyük önem taşır. Bazı kişilik yapıları ve özellikleri şöyle sıralanabilir: Devamı

Kişilik Bozuklukları Eğitimi

HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Histrionik Kişilik Bozukluğu Nedir?

Kişilik bozuklukları uzun dönemli, şiddetli ve dirençli düşünce ve davranış kalıplarıyla karakterize olmuş zihinsel bozukluklar sınıfıdır. Bir durumun kişilik bozukluğu olarak tanı alabilmesi için sosyal yaşantı üzerinde oldukça kısıtlayıcı bir davranış düzeni olması gerekmektedir.

Histrionik kişilik bozukluğu tanısı, hayatlarında sürekli aşırı dramatik davranarak  dikkat çekmeye çalışan insanlar için kullanılmaktadır. Histerik kişilik tanımlamasıyla da karşılaşmak mümkündür ancak Histrionik kişilik bozukluğuna Histeri rahatsızlığından farklı yaklaşmak gereklidir. Latincede tiyatro oyuncusu anlamına gelen Histrionik tabiri Hipokrat’ın 2400 yıl önce tanı koyduğu Histeri rahatsızlığından farklıdır.

Histrionik Kişilik Bozukluğu Belirtileri

Tanı Koydurucu Özellikler

Temelde DSM 4 de yer aldığı gibi Histrionik kişilik bozukluğu tanısı koyulabilmesi için, aşağıdakilerden en az 5 inin olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı duygusallık ve ilgilenilme arayışı gösteren sürekli bir örüntü;

1-İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olma

2-Başkalarıyla iletişimin çoğu zaman uygunsuz bir şekilde cinsel yönden baştan çıkarıcı davranışlarla belirli olması

3-Hızlı değişen ve yüzeysel kalan duygular sergileme

4-İlgiyi çekmek için fiziksel görünümü kullanma

5-Aşırı düzeyde başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi olması

6-Gösteriş yapma, yapmacık davranma ve duygularını aşırı bir abartı ile gösterme

7-Telkine yatkın olma, kolay etkilenme

8-İlişkilerin olduğundan daha yakın olması gerektiğine inanma.

Histrionik kişilik bozukluğunun toplum içerisinde ‘İlgi Arsızlığı’ olarak adlandırıldığını da görebiliriz. Bu kişiler,diğerleri üzerinde duygusal ve olumlu izlenimler bırakma çabasındadırlar.Başkalarını etkilemek ve övgü almak, hastalık için kilit noktadır.Günlük

yaşantılarında dikkatleri üzerlerine toplama isteği ile hareket ederler,ilgi görmemek onlar için bir yıkımdır.Kendilerine güvenleri onayın sürekliliğiyle ilişkilidir.

Histrioniklerin dikkatleri üzerlerine çekerek ilgi görmek, iltifat almak için başvurdukları yöntemler belirgindir.İletişim esnasında en belirgin olan özellikleri olayları dramatize ederek acınası bir durumdaymış gibi gözükmek,tepki ve mimiklerini abartılı şekilde ortaya koymak,konuşmalarında sık sık dramatik vurgular yapmaktır.

Temeldeki inançları aslında çekici bir birey olmadıkları, mutlu olmak için diğerlerinin beğenisine ihtiyaçlarının olduğu, hayran olunmaya haklarının olduğu hatta insanların da aslında kendilerine hayran olmak için var olduğu, zevklerini engellemeye kimsenin hakkının olmadığı fikirleri üzerine temellenmiştir. Kendi geliştirdikleri şartlı inançları ise, insanları etkilemezlerse bir hiç olacakları, diğerlerini eğlendirmezlerse dışlanacakları ve yardım görmeyecekleri fikirlerine dayanmaktadır.

Histrioniklerin iç dünyalarının oluşmadığı düşünülmektedir. Hastalar sürekli çevrelerindekilerden ilgi ve kabul görmek amaçlı yaşadıkları için kendi tercih ve isteklerini sürekli bastırmaktadırlar. Bu şekilde geçmiş yaşantılara dair bir belleklerinin olmadığını söyleyebiliriz. Kendilerini yaşadıkları ilişkilere ve kişiler üzerinde bıraktıkları izlenimlere göre tanımlarlar. Yani başkaları olmadan onlar da bir hiçtir; öyle ki ilgi odağı olmadıklarında çevresindekileri kendilerine odaklamak için olmamış sahte olaylardan,yaşantılardan bahsederler, gösteri amaçlı davranışlar sergilerler.

Aniden yalancı iç görü kazanabiliriler, ancak kalıcı bir etkisi yoktur, gelip geçicidir. Bilişsel olarak unutmaya bastırmaya yatkındırlar, bu sebeple duyguları, düşünceleri, inançları sıklıkla değişir.Bu gelip geçici yaşantıları esnasında kolaylıkla yalan söyleyebilirler.

İnsanlarla ilişkileri sığdır, iyi geçinseler dahi derinlik ve süreklilik yoktur. Tekdüzelik, sürekli aynı olay ve kişiler histrionikler için dayanılmazdır. .Sevgileri çok yüzeysel olmasına rağmen henüz tanıştıkları bir kişiye fazlaca güvenip onların telkinleri doğrultusunda hareket edebilirler. Yeni karşılaştıkları birisiyle aniden çok samimi olabilirler, aynı anda karşılarındaki kişiye kur yapar konuma dahi gelebilirler. Etki altında kalmaları kolaydır.

Yaşamlarını kendi başlarına sürdürmek için gerekli temel yetenekleri edinemedikleri gibi sırf görünüşleriyle takdir, kabul görmeye çalışırlar. Bu yüzden rekabetçilik yaşamlarına çok uzak bir kavramdır. Diğerlerinin düşüncelerini irdelemeden kabul edebilirler, çünkü stres altındayken gerçeği tek başlarına irdeleme yetenekleri çok zayıftır.

Konuşmalarında sürekli sevilip sevilmediklerini sorup terk edilemeyecekleri anlamında sözler arayışındadırlar.

Genel olarak tavırlarının bir tiyatro sahnesindeymiş gibi olduğunu söyleyebiliriz. Abartılı olarak duygusal tepkiler ve mimik hareketlerinde bulunurlar, öyle ki toplum içinde bu şekilde davranarak yakınlarını utandırırlar, tepkileri tutarsız ve aniden değişebilir olduğu için çevrelerindekiler tarafından yadırganırlar.Örneğin aniden gelişen ağlama veya öfke nöbetleri, aşırı çocuksu sevinç tepkileri gözlenebilir.

Gereksiz isteklerde bulunabilen, huysuzca davranan kişilerdirler, hareketlerinin tek amacı ilgi ve dikkati kendi üzerlerine çekmektir. Aslında yaşantılarında, çevrelerindeki ilgi çekmek üzere bir araç gibi kullanırlar. Kıyafet ve aksesuar alışverişi, makyaj yapma gibi konularda gereğinden fazla zaman ve para harcayabilirler, çok fazla kullanmadıkları kıyafetle dolu bir gardırop buna açık bir örnektir.

Bu rahatsızlığın söz konusu olması Histrioniklerin cinsel anlamda baştan çıkarıcı, kışkırtıcı, flörtçü kişiler olduğunu da açığa vurmaktadır. Histrionikler cinsel çekiciliklerini, dikkat çekip ilgi görmek için bir araç haline getirmektedirler.Erken yaşlarda, cazibenin başkaları üzerinde denetim sağlamakta, ihtiyaçlarını giderme konusunda işlevselliğini keşfederler.Engellenme ve reddedilmeye bu konuda da dayanamazlar.Histrionikler için duygu sömürüsü hastalık için nasıl bir temel unsursa cinsel kışkırtıcılıklarını kullanmaları da aynı şekilde bir temel unsurdur.

Devamlı olarak değişim, şatafat, canlılık peşindedirler. Kendilerini ön plana çıkaran, isteklerini ön plana çıkaran, samimi olmayan, isteklerini yaptırmaya zorlayıcı tutumları, olaylara genel olarak yaklaşım tarzları olduğu için çevreleri tarafından reddedilebilirler.Bu durum histrionikler için büyük bir bunalımdır.Sürekli şeylerden, aynılıktan hiç haz etmezler, büyük bir hevesle başladıkları işleri heyecanları geçtiği için yarıda bırakabilirler.İşi bitirmenin gerekliliği ya da sonucun yaratacağı mutluluk tekrar istek uyandırıcı bir unsur değildir.
Histrionik kişilik bozukluk tanısı ile Borderline(sınır) kişilik bozukluğu tanısının aynı hastalara konulma ihtimali daha yüksektir.Yapılan araştırmalara göre ise bireylerde, Panik bozuklukla beraber en fazla Histrionik kişilik bozukluğu; Obsesif-kompulsif bozuklukla beraberse en fazla Borderline kişilik bozukluğu görülmektedir.

Etiyoloji
Toplumdaki cinsiyet rollerinin sebep olduğu düşünülen histrionik kişilik bozukluğunun üzerinde genetik etkenlerin de rolü oldukça düşüktür.

Genel olarak histrionik kadınların cezp edici davranışlar sergiledikleri; histrionik erkeklerinse daha çok başkalarını yücelterek, fırsat bulunca baştan çıkartıcı davranışlarda bulunarak problemi ortaya koydukları söylenilebilir. Genel düşünce zincirleri şu şekildedir;

Dış uyaranların isteklerine göre düşünme,
Ayrıntılara ve etkilenme derecesine göre değişen tepkiler verme
Histrionik kişilik bozukluğunun kadınlarda daha çok görülmesinin sebepleri hakkında farklı açıklamalar bulunmaktadır. Ancak en çok öngörülen açıklama, histrioniğin küçük bir çocukken edindiği anne baba örüntüsüdür. Bir histrioniğin prototipi; babalarının üstüne titreyip el üstünde tuttuğu biricik kız çocuklarıdır.Küçük kız esirgenme ve bakımın güçlü bir erkekten sağlandığını,dahası bu kaynaklara erişmenin ‘sevimlilik’ ile mümkün olduğunu öğrenir.Hele bir de babası küçük kızına annesine olduğundan daha fazla ilgi göstererek, anneyle dalga geçiyorsa, Freud’a göre kızların kendilerini anneleriyle yarışta gördükleri bu dönemdeki izlenimleri, diğer tüm kadınların beceriksiz ve bayağı olduğudur.

Babanın dikkatini çekmek için küçükken kullanılan dramatik teşhircilik ve flörtçü davranışlar histrionik rahatsızlığın temelini oluşturmaktadır.

Histrionik kişilik bozukluğu semptomları yaşlandıkça azalma göstermektedir. Bunun ana sebebi olarak rahatsızlığın bir yandan da enerjik olmayı gerektirmesi gösterilebilir.

Epidemiyoloji

Histrionik kişilik bozukluğunun toplumda %2 ya da %3 oranında görüldüğü bildirilmektedir.Rahatsızlık bayanlarda daha sık görülmekteyken, her iki cins için de karşılaşma riski aynıdır.

Öncelikle Histrionik kişilik bozukluğu ile birlikte görülebilen ya da benzer taraflar gösteren hastalıkları bilmekte fayda vardır;

Somatizasyon Bozukluğu

Majör Depresyon

Konversiyon Bozukluğu

Kişilik Bozuklukları (Borderline, Narsistik, Antisosyal, Bağımlı Kişilik Bozuklukları)

Histrionik Kişilik Bozukluğu Tedavisi

Histrionik kişilik bozukluğunda temel bilişsel problem, hastanın bastırma savunma mekanızmasını normal insanlardan daha sık kullanarak, geçmişlerini kendileri için daha silik hale getirmeleriydi. Bozukluğun düzeltilmesi için temel adım da hastaların aslında farkında olmadıkları, yalan söyleyerek , olmamış gibi davranarak bastırdıkları asıl düşüncelerinin farkına varmalarını sağlamaktır.

Terapist tarafından duyguların netleştirilmesi, doğru ifade edilmelerinin sağlanması önemlidir. Derinde yatan duyguların keşfi ve bunların hastaya ifade edilmesi üzerinde durulması iyileştirici açıdan terapistin üzerinde durması gereken konulardır. Gerçek duygularının farkında olmamaları, yanlış ya da yalan şeyleri savunmaları için çok doğaldır.

İçgörü sahibi olmamaları histrionik bozukluğun önemli noktalarından birisidir çünkü bu sebeple yaptıklarını doğru ya da yanlış değerlendirmeleri yüksek oranda yanlış olacaktır. İçgörü kazandırmak için izlenecek yol hastaların sevgi ilişkilerini güçlendirmek için de önemli olacaktır.

Kendilerini ifade ettirmeye yönelik temellendirilmesi doğru olan terapilerde terapötik bir yaklaşım izlenmelidir Aslında ilgisizlik karşısında kendilerini çok kötü hissedecek olan histrionikler terapistlerinden destek ve yönlendirme beklemektedirler. Bu durum tedavinin daha çabuk sonuç vermesi açısından oldukça önemlidir.Grup veya bireysel olarak yapılacak olan analitik yönelimli psikoterapilerin de etkili olduğu düşünülmektedir.